Kamusal Mekan ve İklim Değişikliği |
Küresel ısınmaya bağlı olarak iklimin değiştiği ve giderek çok daha sert hava olaylarının ortaya çıkacağı da sıkça gündeme gelen varsayımlardan. Bu tezlere göre, kıyı bölgelerde yağış miktarı artarken, iç bölgelerde sıcak havanın etkisiyle kuraklık baş gösterecek. Artan fırtınalar ve deniz seviyeleri nedeniyle daha çok sel meydana gelecek. Bununla birlikte, hava sıcaklıkları bölgelere göre çok büyük farklılıklar gösterecek. Bunların sonucunda tatlı su kaynaklarının azalması, gıda üretimi koşullarındaki genel değişiklikler ve seller, fırtınalar, sıcak dalgaları ve kuraklık nedeniyle ölümlerde yaşanacak artış gibi potansiyel tehlikeler gündeme gelecek. Bu durum en çok, hızlı iklim değişimine karşı hazırlık yapamayan yoksul ülkeleri etkileyecek. Yaşam alanlarının hızlı değişimine ayak uyduramayan birçok bitki ve hayvan türünün nesli yok olacak. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, sıtma ve yetersiz beslenme gibi nedenlerden milyonlarca kişi ölümle yüz yüze gelecek. Doğal hayatı bu şekilde etkileyen iklim değişikliği kentsel alanlarda da belli başlı sorunlar ortaya çıkarıyor. Giderek sıklaşan sel baskınlarından zarar gören yerleşimler, kuraklıkla savaşan şehirler artık gündemi sıklıkla meşgul eden konular haline geldi. Bu tür aksaklıkların ülke ekonomilerine verdiği zarar da işin bir diğer boyutu. Dünyanın yer yerindeki yerel ve merkezi yönetimler bu tür problemleri azaltacak nasıl çözümler üretilebileceği konusunda düşünmeye ve çalışmaya devam ediyor. Kentsel kamusal mekanda iklim değişikliği karşısında neler yapılabileceği sorusuna Sidney, Malmö, Şikago ve Londra'nın bulduğu kapsamlı cevapları sizin için özetledik.
1980'lerde yüksek oranda kirliliğe sahip olan bölgede, 160 hektarlık bir alana yayılmış tahmini 9 milyon m3 kirli toprak bulunuyordu. Bugün Millenium Parklands adı ile yenilenmiş olan bu bölge, çeşitli göletler, su toplama ve atık sistemleri, yaya ve bisiklet yolları, baskın suyu yönetimi ve sulama suyu depolama sistemleri ile çeşitlendirilmiş bir peyzaj sunuyor. Tasarımda yer alan üç temel prensip akıllı su yönetimi, aydınlatma ve enerji yönetimi, yeniden kullanım ve geri dönüşüm. Parktaki yenilenebilir enerji kaynakları, Olimpik Bulvar boyunca sıralanan, 30 m yüksekliğinde 19 fotovoltaik kuleden oluşuyor. Her biri günde 23 kilovat saat güç üreten kulelerin ürettiği enerji, alanda tüm gece boyunca tüketilenin tamamını karşılıyor. Parkın bitişiğinde yer alan Newington banliyösündeki 665 evin her birinin çatısında yer alan güneş panelleri, evlerin neredeyse tüm enerji ihtiyacını karşılıyor. 2002 master planının düzenlediği en üst düzey enerji korunumu prensiplerine göre tasarlanmış, inşa edilmiş ve kullanılmakta olan yerleşim, aynı zamanda dünyadaki en büyük güneş enerjili yerleşim konumunda. Olimpiyat Parkı'nın tüm donatılarında geri dönüştürülmüş malzemelere ağırlık verilmiş ve her köşede yer alan renk kodlu çöp kutuları sayesinde çöplerin geri dönüşümü destekleniyor. Tüm bu tasarım kararlarının alınması, uygulanması ve devamlılığı Olympic Co-ordination Authority (OCA) isimli birimin, toplumun geniş tabanının desteğine önem veren çevre prensiplerinin ışığında sağlandı. Green Games Watch 2000, Greenpeace ve Earth Council tarafından hazırlanan, çevre performansına ilişkin dış değerlendirmelerle OCA, sürdürülebilirlik çalışmaları hakkında kamuoyu oluşturdu. Aynı prensipler, Temmuz 2001'den beri de Sydney Olympic Park Authority (SOPA) tarafından sürdürülebilir gelişimi özendiren şekilde uygulanmaya devam ediyor. Ekostaden Augustenborg Yerleşimin inişe geçmesinin en birinci nedeninin, giderek artan atık su karşısında mevcut kanalizasyon sisteminin yetersiz kalması ve sık sık meydana gelen su baskınlarının verdiği zarar olduğu tespit edilmiş. Buna karşılık Malmö Su ve Atık Su İşletmesi, düşen yağmur suyunun %70'inin kanallar - göletler yoluyla geleneksel yer altı deposunda toplanmasını sağlayan bir altyapı kurmuş. Yeni yapılaşmanın tümünde, mevcut yapıların ise bir kısmında uygulanan yeşil çatılar, yağmur suyunun kaybedilmeden atık su sistemine girmesini yavaşlatıyor. Kışın bir miktar, yazın ise ciddi ısı yalıtımı sağlayan bu yeşil çatılar için üniversiteler ve özel kuruluşlarla ortak olarak geliştirilmiş; giderler, yerel ve ulusal fonlar ile Avrupa fonları tarafından finanse edilmiş.
İklim değişikliğine neden olan karbon emisyonunun düşürülmesi için alınan önlemler ise şu şekilde sıralanabilir: - Sıcak su için endüstri alanlarının çatılarına 400 m2 güneşle çalışan termal panellerin döşenmesi, Şikago Green Alleys Toplam uzunluğu 3.000 km'yi bulan sokak - cadde ağında, her yapı bloğunun arkasında yer alan servis yolları ana kanalizasyona bağlı olmadıkları için çoğu zaman su birinkintileri, kimi zaman da su baskınları oluşturuyordu. Tüm bu servis yollarının ana kanalizasyona bağlanması hem aşırı yüksek maliyeti, hem de halihazırda yetersiz olan sisteme getireceği ek yük nedeniyle mümkün değildi. Toplam yüzeyin %40'ınn yenilenmesi gerektiği de göz önüne alınarak, buradaki problemin daha delikli fakat daha güçlü bir zemin kaplaması uygulamasıyla çözülmesi kararlaştırıldı. Bu şekilde düşen yağışın %80 oranında zemin suyuna eklenmesi ve işlenmesine gerek kalmaması hedeflendi. Bu amaçla belediyenin Ulaşım Departmanı tarafından geliştirilen 5 farklı zemin çözümü, farklı kombinasyonlar oluşturularak bugüne kadar 80 sokakta uygulandı. Teknik bir problem için üretilen bu çözümler sayesinde, sokaklar aynı zamanda çeşitlilik sunan, farklı bir görünüme sahip oldu. Zeminin ısı tutuşunun azaltılması, tasarımın integral bir parçası olan aydınlatma elemanları sayesinde enerji tasarrufu sağlanması ve ışık kirliliğin önlenmesi de projenin çevreye katkısı olan diğer faydaları. ![]() Londra http://www.arkitera.com/h38742-kamusal-mekan-ve-iklim-degisikligi.html
|