Enerji ve Ekoloji; bilindiği gibi, bir ülkenin ayakta ve hayatta kalabilmesi için öncelikle çözebilmesi gereken iki temel sorundur. BURSA’da, İzmir yolunda, Küçük Sanayi karşısındaki METRO Alışveriş Merkezi otoparkında; 47 firmanın iştiraki ile inşa ettiğimiz MODÜL GÜNEŞ EVİ’nin, bu iki soruna da çözüm önereceğini düşünüyoruz..
“Enerji Mimarlığı” ilkelerine göre tasarlanan bu yapı, yıllık performans olarak bakıldığında; kendisini ısıtabileceği, soğutabileceği, aydınlatabileceği, havalandırabileceği ve bu giderleri için hiç bedel ödemeyeceğini ispat edecektir. Hatta, çıkan enerji kanunu ve yönetmeliğinin desteği ile çift saat uygulaması devreye alınıldığında, fazla elektriğini devlete satıp üste para kazanabilecektir. Ahşap yapım tekniği ve ekolojik malzemeler ile inşa edildiği için, deprem riski de sağlık riski de taşımayacaktır. Özel ısı geçirmez malzemeleri, koruyucu izolasyon sıvaları ve boyaları sayesinde, yanmazlık iddiasını daima koruyacaktır.
Normal bir zeminde inşa edildiğinde, tüm sulu atıklarını arıtıp, yağmur suyunu da ekleyerek % 80 su tasarrufu da sağlayabileceğini anlatmaya çalışacaktır.. Sadece su tasarrufu ve elektriği geri satış özelliği, inşa edildiği asfalt zemin ve idari koşullar gereği örneklenememiştir..
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 18. Taraflar Konferansı 26 Kasım'da Katar’ın başkenti Doha’da başladı.
Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Pınar Aksoğan, görüşmelerden beklentileri ve Türkiye’nin durumunu değerlendirdi:
“Son beş yılda dünya çapında kömür kullanımının artması sonucu iklim değişikliğine neden olan karbon salımları üçte iki oranında arttı ve salımlar rekor düzeye ulaştı. Geçtiğimiz haftalarda Dünya Bankası, Dünya Kaynakları Enstitüsü ve UNEP (Birleşmiş Milletler Çevre Programı), iklim değişikliğinin önüne geçilmezse dünyada yaşanabilecek felaketler konusunda uyardı. Tüm bunlar artık hükümetler için bir ‘uyan’ çağrısı olmalı.
Bu yıl ABD, Çin, Hindistan, Afrika ve Avrupa dahil dünyanın pek çok yerinde görülen aşırı seller, kasırgalar ve kuraklık nedeniyle pek çok insanın hayatını kaybetmesi, iklim değişikliğinin artık uzak bir tehdit değil, içinde yaşamakta olduğumuz bir gerçek olduğunu ortaya koydu.
Seragazı salımları konusunda yasal bağlayıcılığı olan tek anlaşma olan Kyoto Protokolü’nün geleceği şu an Doha’da tehlike altında. Kyoto Protokolü’nün ilk dönemi bu yılın sonunda sona eriyor.
Son yayınlanan küresel raporlar da gösteriyor ki eğer bağlayıcı ve hırslı bir ikinci yükümlülük dönemi olmazsa 4 derecelik ısınma kaçınılmaz olacak.
Türkiye’nin Belediye Başkanları iklim değişikliğinin bilincinde olduklarını ve sorumluluk almaya hazır olduklarını duyurmak için İstanbul’da “Türkiye’de Sürdürülebilir Kentler: Düşük Karbonlu Sürece Geçiş Nasıl Yönetilir?” başlıklı konferansta bir araya geliyor.
Bölgesel Çevre Merkezi (REC) Türkiye, 11 Ekim 2011, İstanbul; Bölgesel Çevre Merkezi (REC) Türkiye ve Fransız Kalkınma Ajansı (AFD)’nin ortaklaşa düzenlediği, “Türkiye’de Sürdürülebilir Kentler: Düşük Karbonlu Sürece Geçiş Nasıl Yönetilir?” başlıklı konferans, 15 Kasım 2011 tarihinde İstanbul Hilton Oteli’nde gerçekleştirilecek. Konferansta dünya kentleri iklim değişikliği ile ilgili ne tür önlemler alıyor, sürdürülebilir kentler için örnek eylem planları, konu ile ilgili nasıl kaynak sağlanacağı gibi konular ele alınacak.
Çördük köylüleri, Gebze-İzmir Otoyol projesini alan OYİAŞ konsorsiyumun düzenlediği halkı bilgilendirme toplantısını terk etti. Avrupa'daki banka ve finansörler Çevre ve Sosyal Etki Değerlendirmesi konusunda halkın bilgilendirilmesini "proje finansman şartı" olarak öne sürüyor.
Bursa'nın Mustafa Kemalpaşa İlçesine bağlı Çördük köylüleri Uluabat gölüne zarar vereceğini düşündükleri Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesi'nin Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi toplantısını, "gözlerden uzak yapıldığı" gerekçesiyle terk ettiler.
Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nden Prof. Dr. İsmet Arıcı, Akademik Odalar Birliği adına karşı çıkış gerekçelerini şöyle özetliyor: "Uluabat kuşların yaşadığı bir alan, kuşlar çoğalmayacak, üremeyecek, kaçacaklar, artık buraya gelmeyecekler. Otoyolda yaşanacak bir Tanker kazası gölün ölmesi anlamına gelir. Otoyolun yapılacağı güney kısmı yamaçta yer alıyor ve en çok buzlanmanın olduğu alan. Buzlanmaya karşı atacakları tuz bile bu bölgenin ekolojik dengesini bozacaktır. Ramsar sözleşmesi gereği mutlak koruma alanı olan göl, egzos, benzin, asfalt, inşaat faaliyetleri ile tehdit altındadır" dedi.
1971'de kabul edilen Ramsar Sözleşmesi tüm sulak alanların korunmasına birincil öncelik sağlanması, sulak alan ekosistemlerindeki biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesi yönünde gerekli önlemlerin alınmasını öngörüyor. Türkiye Ramsar Sözleşmesi'ni 1993'de imzaladı. Uluabat gölü sözleşme uyarınca Türkiye'de korumaya alınan 250'yi aşkın sulak alan arasında.
AMERİKAN DOĞAL TARİH MÜZESİ'NİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SERGİSİ
Amerika'nın en önemli doğal tarih müzelerinden birisi olan Amerikan Doğal Tarih Müzesi'nin İklim Değişikliği sergisini İstanbul'a getirmek isteyen Arter Tasarım'a GOSB yönetiminden verilen destek çerçevesinde 13.04.2011 tarihinde gerçekleşen bilgi paylaşım toplantısına, Arçelik-LG, Bilim İlaç, Clariant, Colgate Palmolive, Eczacıbaşı Gişirim Pazarlama, İdeal Gıda ve Siemens şirketlerinin ilgili yöneticileri ile GOSB Yönetim Kurulu Başkanı Vahit Yıldırım, Bölge Müdür Yardımcıları Sertaç Ürkmez ve Gülser Kaya katıldı.
Arter Tasarım yöneticilerinin hazırlamış olduğu sunumu ilgi ile izleyen şirket yöneticileri sunumun sonunda, böylesine güncel bir konuyu işleyen İklim Değişikliği sergisinin mutlaka desteklenmesi gerektiğini ifade ettiler. Sunumun sonunda, REC Türkiye (Bölgesel Çevre Merkezi) Direktör Yardımcısı sergi sırasında gerçekleştirecekleri eğitim programları hakkında bilgi verdi. Sergi esnasında paralel etkinliklerle sergi ile ilgili kamuoyunu sürekli güncel tutmayı planlayan Arter Tasarım, paralel etkinlik mekanlarından birisi olarak GOSB'un mekanlarından yararlanacaklarını ve bunun için GOSB yönetimine teşekkürlerini ifade ettiler.
Meksika'nın Cancun kentinde yapılan BM iklim konferansında katılımcılar iklim değişimiyle mücadele konusunda bir anlaşmaya imza attı.
Bolivya'nın itirazlarına rağmen, karşılıklı ödünleri içeren ve ev sahibi Meksika tarafından hazırlananı metin üzerinde uzlaşmaya varıldı. Bazı ülkelerin Kyoto Protokolü'ne muhalefeti nedeniyle ilerleme kaydedilemiyordu ancak sonunda bir ara çözüm bulunduğu söyleniyor. Taslak metinde karbon salımlarında keskin düşüşlere ihtiyaç olduğu belirtiliyor ancak bunun düzeyi belirlenmiyor. Fakir ülkelerin iklim değişimine uyumunu sağlamaya yönelik bir fon kurulması da ileri doğru büyük bir adım olarak değerlendiriliyor.
2020 yılına kadar, yılda 100 milyar dolarlık "yeşil fon", iklim değişiminin etkilerini yumuşatma ve düşük karbon salımına geçişte yardım amacıyla fakir ülkelere tahsis edilecek. 192 ülkenin katıldığı konferans tarafından kabul edilmesi halinde bu fon, gelişmekte olan ülkelerin ormanlarını korumaları için kullanılacak. Küresel ısınmanın 2 santigrat derecenin altında tutulmasını hedefleyen tasarı, bu fonun 2020 yılına kadar kurulmasını, bu amaçla ormanların korunması için gerekli parasal desteğin bu fondan verilmesini içeriyor.
Tasarının BM kararına dönüşmesi için bakanlar tarafından bugün veya yarın oylanarak kabul edilmesi gerekiyor.
Washington’da sık sık çevreyele ilgili etkinlikler düzenleniyor. Bunlardan biri de geçtiğimiz haftalarda kutlanan 7. Yeşil Festivali.
Yeşil Festival’deki Çevre-Moda Sahnesi’nde sergilenen tüm kıyafetler geri dönüşümlü maddeler kullanılarak dizayn edilmiş. Kendi yaptığı el çantaları ve aksesuarları sergileyen Cherry Kwunyeun şöyle konuşuyor: “Eski etek ya da örtülerde kullanılan kumaşı yeniden kullanarak el çantaları yapıyoruz. Daha modaya uygun ve pazarlanabilir çantalar yaratıyoruz.”
Festivalin Kent Çiftçiliği fuarında bahçecilik uzmanı Pablo Elliott bitkileri polyester kumaşıyla soğuktan nasıl koruduğunu anlatıyor. Festivalin kurucularından Kevin Danaher ise şunları söylüyor: “Festivalde yaklaşık 200 konuşmacı, 300 yeşil ekonomi sergisi var. Halkı çevreci yaşam tarzına teşvik etmeye çalışıyoruz. Daha önce bilmedikleri bilgileri vermek ve yeni bir şirket veya kuruluşu tanıtmayı hedefliyoruz.”